Sunrise Village

Puan

4.92

Oy
960
Yayıncı
Innogames
Çıkış Tarihi
24 Şubat 2022

Oyun hakkında

Sunrise Village, InnoGames tarafından geliştirilen huzurlu bir çiftçilik ve keşif simülatörü. Oyuncular, sis perdesiyle kaplanmış dedelerinin köyünü eski ihtişamına kavuşturuyor. Kaynak toplama, üretim ve hikaye odaklı görevler bir araya gelerek, dövüşün olmadığı rahat bir oynanış sunuyor. Sadece bolca mahsul, kristal ve keyifli anlar var.

İnceleme

Sunrise Village: Sisli Tarlalardan Çiftçilik Keyfine—Bir Tıkla Tarım Günü!

Eğer telefonunda sakin sakin tarla işi yapacağın, reklamdan gözün döndürmeyecek, “Kılıcını kuşan!” diye başının etini yemeyecek bir oyun arıyorsan; işte karşında Sunrise Village! Yavaş mı? Evet. Keyifli mi? Hem de nasıl. (Gerçek anlamda meyve suyu bile var!) Listenden bir şeyler eksiltip mutlu oluyorsan, ama Excel tablolarına girmeden oynamak istiyorsan, tam sende. Ejderha yok. Zorlama yok. Sadece tamirat, meyve toplama ve pek bi tripli bir tavuk. Farkında olmadan gününe sızan, alışkanlık yapan türden.


Olayların Tavuk Steve ile Başlaması

Hiçbir oyun seni “meta kas” ya da “on orka sabah sporu çek” diye zorlamıyorsa, bir huzur gelmiyor mu insana? Sunrise Village’ta egolar, süper kahramanlıklar yok. Zamanlayıcılar bağırtmıyor. Envanterde kriz yok. Valla ciddi ciddi meyve suyu üretiyoruz burada! Garip ama işe yarıyor.

Başta “Bir bakayım neymiş,” dedim, bir baktım ahır tamir, inek sağma, çekiş dövme, tavuğa isim takma derken saatler geçmiş. Seni aksiyona çekmez; ama o kadar hafif ilerliyor ki, elinden bırakmak istemiyorsun.


Dede Kayıp, Dağınıklık Bize Kaldı

Hikayeye bak: sis basmış köy; dedemiz bakıyormuş sözde. Adam yok. Mektup yok, destanlık görev yok. Sadece bir avuç şaşkın köylü, biraz kırık dökük bina, bir de anlam veremediğin parlayan bir kristal. Ne olduğunu soran da yok, herkes aşırı kibar.

Tebrikler; yeni muhtar, tamirci, çöp toplayıcı sensin. Keçi besle, çatı onar, duvar ör. Hikaye desen, arka planda takılıyor zaten. Daha çok Animal Crossing’e benziyor, araya biraz The Sims havası atılmış; tatlı bir merakta tutuyor hep.


Tıkla, Üret, Energy Topla, Tekrarla

Oyun boyunca en çok yaptığın şey: ekrana tık tık yapmak ve makinelerin bir iş bitirmesini beklemek. Odun at testereye, çivi erit, lahana ek, lahana biç, lahana teslim et... Her adım enerji harcıyor. Sonra bir bakmışsın, tıklarken iyice düşünüyorsun: “Şimdi harcarsam, görev kalır mı?”

Başta kolay gibi görünüyor. Fazla kolay. Ama bir bakıyorsun, arka planda minik bir strateji katmanı var. Ne dikeceğim, ne zaman tıklayacağım, şu çalılığı şimdi mi açsam, yoksa enerji kalmaz mı? Baya kafa çalıştırıyor aslında.


Patron Kim? Enerji!

Hiç kıvırmadan söyleyelim: Burayı enerji yönetiyor.

Enerji yavaşça doluyor, bazen görev bitirince ya da diş macunu reklamı izleyince fırlıyor. Ama yok oluyor; sisli alanı aç, hop sıfır. Ağacı kes, yine bitti. Çit tamir et, “Keşke biriktirseydim” diyorsun. Çiftçi gibi değil, bütçeci gibi oynuyorsun bir yerden sonra.

Bir de iksirler var; tahmin et—meyveden! Derken iş çığırından çıkıyor: Meyve barı müdürü gibi deliler gibi çalı biçip enerji iksiri kasıyorsun, sırf son odun yığınına bir tık daha vurasın diye. *Gayet sağlıklı bir davranış (!) *


Kasabayı Kendi Kafana Göre Kur

Burada esas motivasyon ilerlemek. O kadar. Bir gün zavallı bir kereste atölyeni geliştiriyorsun, ertesi gün hop—pırıl pırıl yeni ahır, yel değirmeni dönüyor. Her seviye; sanki kendi odanı topluyormuşsun gibi, kişisel bir tatmin. Sanırsın kendi internet köşeni derleyip topluyorsun.

Köylüler ayrı bir alem. Sana görev diye getirdikleri şeyler aslında “git getir”den öteye geçmiyor ama hep tempo var. Sürekli minik işleri hallediyorsun: Sis aç, kapı inşa et, saman topla—listeden tik atma zevkini harika veriyor.

Ve o sis! *Her yerde! *Bazen sadece arkasında ne var diye açıyorsun. Genelde ağaç. Nadiren hikayeye dair bir şey. Alayı da enerjiye bakıyor. Ya planlı tıklıyorsun ya da yine diş macunu reklamına maruz kalıyorsun. Hayat böyle işte.


O Meşhur Para Duvarı

Geldik madalyonun öteki yüzüne... Sunrise Village bedava. Resmen.

Ama cüzdanını gözüne soktuğu anlar var. Enerji paketleri, hızlandırıcılar, yakutlar... Sürekli karşına çıkar. Ödemek zorunda değilsin ama oyun “bak istersen şöyle kolay olur” diye dürtüyor. Sanki kredi kartlı bir çocuk gibi sürekli ittiriyor.

Ben bir kuruş harcamadım. Oynanır, ama kolay değil. Bazı görevler arapsaçına dönüyor. Hele üç bina, üç zamanlayıcı bir arada, malzeme sıfıra yakınken bir bakmışsın, kendi oyununda asgari ücretli gibi hissediyorsun.


Steve ve O Çiftlikteki Tatlı Kaos

Bu oyunda her şeyin animasyonu ayrı bir neşe. Keçiyi besle—zıplar. Havuç hasat et, bitkiler oynuyor sanki “helal bize!” der gibi. Makineler uğuldayıp kendini önemli hissettiriyor. Oyun kendi halinde mutlu yani.

Ben de farmı baştan aşağı değiştirdim, sırf daha fazla meyve sıkayım diye. Ne oyun istedi, ne ödül verdi. Sadece *meyve suyu aşkı! *Steve’in umrunda değil tabii, geziyor homurdanıyor: “Hani benim saatim geldi?” Haklı adam.

Ama olay da bu. Sunrise Village başından kalkınca seni cezalandırmıyor. Baskın yok, ceza yok. İstersen beş dakika gir çık, istersen iki saat ekrana bakıp dal. Gerçek anlamda dijital konfor yemeği gibi.


Bitiyor mu Bu Oyun?

Bir nevi? Aslında hayır.

Öyle büyük final, koca koca sahne, “tebrikler, başardın” yok burada. Seviyen ilerliyor, yeni alanlar açılıyor, yeni karakterlerle tanışıp etrafı derleyip topluyorsun. Arada etkinlik geliyor, bazen işler değişiyor. Ama epik bir sona bağlanma yok.

Bir süre sonra tempon düşüyor. Enerji zorlaşıyor. Üretimler uzuyor. Sis hâlâ sisli. Ama minik minik ilerlemekten hoşlanan biriysen, ara ara yine girersin. Benden söylemesi.


Son Söz: Meyve Suyu ve Huzur

Sunrise Village çığır açmıyor. Ama kafa dinlemede tam isabet. Gürültülü, stresli bir oyun sonrası resmen zihinsel ziyafet. Temiz, basit, saran cinsten; içine girince elden bırakmıyorsun.

Tabii enerji gıcıklığı var. Ama sabırlıysan ya da inatla bırakmayanlardansan, ödüllendiriyor. To-do list meraklısına, micro-upgrade arayanlara, dijital dağınıklığı toparlamak isteyenlere birebir.

Canavar kesmiyorsun ama kesin olarak kaç meyveyle ocak döner, onu çözüyorsun. Belki, tavuğuna Steve ismini de sen verirsin, kim bilir?

Garip ve güzel bir küçük şaheser!

Oynamak için tıklayın Sunrise Village