Sea of Conquest

Puan

4.39

Oy
880
Çıkış Tarihi
3 Kasım 2023

Oyun hakkında

Romları hazırla, yelkenleri aç! Sea of Conquest’ta gemiler inşa edip korsan kaptanlarını etkileyecek, yoluna çıkanları şık bir şekilde denize göndereceksin. Hem strateji, hem korsan fantezisi; kısacası düşmanlarına stil sahibi bir biçimde tahta yürütme oyunu.

İnceleme

Sea of Conquest İncelemesi: Korsanlar, Ganimet ve Top Gibi Toplar

Beni zaten "yüzen meyhane" diyerek tavladılar. Sea of Conquest seni abartılı, gürültülü bir korsan dünyasına balıklama atıyor: baskınlar, sis, Şeytan'ın görse gözyaşı dökeceği kadar manyak gemi yükseltmeleri... Gacha çilesini unut. Bu oyun tuzlu sulara dalıp deniz canavarları, kaçakçılar ve acıma duygusu sıfır başka oyuncuların pusu kurduğu bambaşka bir macera. Gerçekten içine daldığında hissettirdikleri şöyle:


İlk Sefer: Gemin, Kuraların, Karmaşan

Oyun yüklenir yüklenmez anladım, artık dönüşü yok. Sea of Conquest estetik hissi tam gaz veriyor: gıcır gıcır iskeleler, tepeye çıkmaya hazır bir film müziği, arada küfreden papağanlar... "Selam korsanlar..." bile diyemeden, sahip olmadığım tahtaları birleştirip hayali bir baş gemi yaptım, hayalet kabinleri upgrade’ledim ve kurgularda şampuan reklamı yapıyormuş gibi duran bir korsan kadınla tanıştım.

Gemini alıyorsun, iki tane gergin tayfa yanına ilişiveriyor ve en önemli aksesuar: "bana tıkla" diye çırpınan bir pusula. Bir bastım tabii. Sürpriz—her yer sis! Düşman limanlar, şüpheli bir ihtiyar: "Kardeş sana toptan barut vereyim mi?" diye dolanıyor. Daha oyunun başı, olaylar çığrında.

Daha on dakika olmadan, keşfettim, savaştım, adam topladım, kolunda şahini olan sabırsız bir korsan kaptanla tanıştım. Adam tam sinir küpü, bana cafe latte içmiş yaban arısı sabrı…


Mürettebat: Bağnazlar ve Efsaneler Sirki

Burada Korsan Bilmemne #47 toplamıyorsun. Sea of Conquest bildiğin çılgınlar kakafonisi veriyor sana. Kaptanların ayrı sesi, tarzı, orta çağ panayırından kaybettiği kıyafetler... Biri alevli kırbaç sallıyor, diğeri sakalını hava lanetine kurban etmiş. Çıldırmış tipler. Hayran kaldım valla.

Favorim? Et Kancası diye bir aşçı. Adam rasyonu bitmek bilmez bir dert, yemek stoklarını yükseltiyor, bir de lafa girip "ha, güveçte fare mi vardı?" falan diyor. Şakaydı galiba, emin değilim.

Kaptan toplamak tuhaf şekilde bağımlılık yapıyor. Madalya ver, kabinlere yerleştir (baştan sona ayrı puzzle), en iyi yerleştir, diz… Kimisi saldırıyı hızlandırıyor, kimisi delikleri yamalıyor. Çoğu da sabah "günaydın" desen şişe atacak gibi bakıyor sana.


Kabinler, Buff’lar ve Tartışmalı İç Dekor

Gemi dediğin oda oda. Ve bu odalar… dekor ister kardeşim. Bar mı açmak istiyorsun? Hay hay. Şapel? Neden olmasın. Kırmızı ışıklı, papağanlı VIP yatak odası? Valla bu da oluyor işte! Hem kaptan hem mimar oluyorsun. Kilimleri döşemeye harcadığım süre yüzünden kendimden utanıyorum.

Her oda, içine kimi koyarsan o kadar güçleniyor. Şifacı varsa revirde, kabadayıyı antrenman salonuna... Bak nasıl rakamlar uçuşuyor. Yarı strateji, yarı korsan Sims. Aşırı tatmin edici.

Ayrıca bir de küvet var. Benimki üst güvertede. Neden bilmem, ama biraz gurur duydum.


Savaş, Sis ve Arada Deniz Canavarı

Kavga haritada canlı oluyor. Gıcık kapacağın birini seçiyorsun, filoyu salıyorsun… Toplar patlıyor, sandıklar yüzüyor, ganimet her yere saçılıyor. İstersen gemini direksiyonla da yönlendir.

Başlarında hep korsan kovalıyorsun, şüpheli kargolar eskortluyorsun, ara sıra da deniz canavarına kırmızı burunlatıyorsun. Ama elbet bir noktada 98. seviye ölüm gemisiyle gelen biri ekranı atomuna ayırıyor. Alışırsın.

PvP? Mecbur değil. Umursama, takıl. Ticaret yolu yap, kaynak biriktir, yapay zekâya "martı avcısı" dedi diye bağır. (Ve evet, ısrarla diyecek.)


Lonca mı Tek Tabanca mı: Seç Senin

Bir noktada oyun "ulan hâlâ lonca mı yok sende?" diye bas bas bağırıyor. Girsen iyi olur. Çılgınlık orada başlıyor: liman kapışması, ödül manyaklığı, toplu dövüşler… Ben "Acılı Turşular" adlı bir gruba katıldım. İsim cuk oturdu.

Lonca plan yapar, chat’te laf sokar, liman bayrağı kavgası sanki yüzen bir lise öğrenci meclisi… Ekipçe kaos sevenler baş köşeye.

Üçüncü gün? Malzeme taşırken pusuya düştük, her şeyi kaptırdık. Discord’da biri "Kraken çıkarın!" diye bağırdı. Kraken yoktu. Yine de değerdi.


Gir, Yağmayı Kap, Kapat

Her gün bir kontrol listesi havası var. Giriş, oda upgrade, kaplumbağa tacizi… Ganimeti al, çık. Tam bitti derken, garip bir etkinlik başlıyor: Gemilerle şapka yarışı, 100 şişe topla, daha gözünü açamadan...

Etkinlikler sürekli dönüyor. Bazen hayalet dövüşüyorsun, bazen sandık kovalamaca, bazen tam anlamıyla saçmalık. Saygım sonsuz.

En keyifli tarafı, plansız doğaçlama takılmak. Bazen 5 dakika giriyorum, bazen kaptan odalarını korsan IKEA’sı gibi döşeyip çıkıyorum. Kimse yargılamasın.


Zümrüt Meselesine Bir Değinmek Şart

Zümrütler, premium para birimi ve evet, gözünün önünden eksik olmuyor. Görevden biraz topluyorsun ama mağaza sürekli karşında "Kaçırılmayacak set!" diye naralar atıyor, sanki uçucu yağ satmaya çalışıyor.

Başta sallamıyorsun. Sonra bakmışsın tamir hızına göz dikmişsin ya da Shakespeare alıntılı bomba atan hero aklında... Evet, ben de dayanamayıp aldım.

Dayanamayıp bir giriş paketi aldım, ekstra tayfa ve bir de efsane küvet geldi. Vallahi pişman değilim. O küvet şahaneydi.


Güverte Sandalyesinden Son Sözler

Sea of Conquest çoğu zaman üstüne ne varsa atıyor, ama garip bir şekilde neredeyse hepsi gol oluyor. Sanat tarzı göze çarpan cinsten, karakterlerin hepsi bir ayrı kaçık, savaş desen dibine kadar gaz. Tüm dünya bir arada ip ve entrikayla anca tutturulmuş hissi var.

Kaba, dağınık ama bir şekilde dahice. Geminin pimini sıkayım dersin, bir bakmışsın perde rengine karar veriyorsun.

Zafer kovalasan da, yüzen meyhaneyi döşesen de ya da yanındaki yabancılara “yarr!” diye cırlasan da, o siste mutlaka seni bekleyen bir şey var.

Dikkat et: Gemin su tutsun, tayfan söylesin ve aşçın fazla sessizse, asıl tuhaflık o zaman başlıyor.

Oynamak için tıklayın Sea of Conquest