Nikke

Puan

3.67

Oy
488
Çıkış Tarihi
4 Kasım 2022

Oyun hakkında

Nikke, bir anime illüstrasyon kitabı, bir cover shooter ve bir pembe dizi savaş alanında buluşursa ne olur sorusunun yanıtı. Ekrana dokunup nişan alıyor, uzaylı ordularını delip geçiyor, roketatar taşıyan waifuları topluyor ve tahmin edemediğin şaşırtıcı hikaye dönüşlerinde gözyaşı döküyorsun. Görselliğiyle parlıyor, oynanışı harika hissettiriyor ve kesinlikle ne yaptığını çok iyi biliyor.

İnceleme

Nikke İncelemesi: Gacha, Silahlar, Estetik Androidler ve Beklenmedik Dramalar

Nikke’yi ilk açtığımda beklentim cillop gibi anime aksiyonu, biraz da 'koleksiyonluk' robot kızlardı. Meğer olay bambaşkaymış! Karşımda, elindeki bazukayla duygusal travma yaşatan androidlerle dolu bir mobil oyun buldum. Hem üçüncü şahıs nişancılık, hem ekip taktikleri, hem de deck-building derken… Ortaya duygusal bir lunapark treni çıkmış. Normalde batak olurdu, ama… tuhaf bir şekilde iyi çalışıyor. Gerçekten "klasik gacha tuzağı mı, yoksa hakikaten içine çeker mi?" diye soruyorsan, işte tam karşılığı:


İlk Saat: Aç, Takıl, Duygulan!

İlk saatim? Bomboş geçer sanmıştım. Biraz ara sahne geçerim, değişik fiziğe sahip iki android toplarım, üç beş böcek vurup kapatırım diyordum.

Sonra? Tak, açılış sahnesinde karakterlerden biri patır kütür ölüyor. Hem de gerçek anlamda. Gözleri yaşlı, takımından adını hatırlamasını istiyor. Ben de köşedeki sandalyede, elinde telefonla kalakalışımı izliyorum. Ekran buğulandı, gocunmadım değil.

"Silahlı waifu"dan fazlası var. Temalarda savaş, fedakârlık, kimlik arayışı derken, arka planda duvara ağız tadıyla gömüyor. Oynanış kaliteli, prodüksiyon jilet gibi. Ama asıl vurucu olan, o duygusal yük. Haberin olsun.


Dokun – Kafayı Patlat – Aynısını Yap

Oynanış portre modunda. Bir parmak hedefle, kaldırınca karakter siper alıyor. Kolay gibi, ama her Nikke kendi havasında; sniper’lısı, roket atarlısı, ekrana tekmeyi basıp seni oyundan çıkaranı.

Ve evet, silah hissi? Garip derecede tatmin edici. Her vuruş güzel. Kafa patlatınca konfeti gibi dağlıyor. Patlama göstergesi dolunca ekip sanki festival başlatıyor gibi ortalığı dağıtıyor.

Sürekli bir döngü: Siper al, çıkıp tık-tık-tık, tekrar siper. Doğru anda saldır, patlat geç. Otomatiğe de alabilirsin, ama işin ciddiye bindiği an, özellikle boss’lardan önce, direksiyon sende olmalı.

En acayibi, tek parmakta bu kadar net hissettirmesi. Kimi önce indirmeli, ult ne zaman patlatmalı, hangi takım iş yapıyor, sürekli taktik yapman gerek. Otomatik ezber yok, emek ve akıl şart.


Takım Kurmak Sadece Matematik Değil

Bol bol kurcalayacaksın. Çok. Her Nikke’nin rolü, tipi, özel yeteneği var. Kimisi aggro toplar, kimi doldurma hızını arttırır, bazıları ise sadece patlatmak için üretilmiş.

En güzel yanı? Sadece sayıdan ibaret olmaması. Takım akışını kuruyorsun: zincir patlamalar, destek yetenekleri, sıra dizilimi. Takım uyumu zorunlu, tamamen taktiksel. Savaş bulmacası çözüyorsun, ama taşlar sinirli anime kızlar.

Her yeni göreve göre taş üstüne taş koyacaksın. Sıkıcı bir boss mu çıktı? Kadroyu baştan kur.

Hazır dizilimler burada kurtarıcı. Tek tık, yeni kadro. Güç göstermek değil; dövüşün havasına uyum sağlamak önemli.


Sürpriz: Hikaye Ember!

Çoğu gacha oyunu? Pamuk şeker. Klişe şirket, parti bozan kötü adam, tuhaf saçlı villain topluluğu. Nikke’de başlangıç öyle zaten. Komutan sensin, insanlık yeraltına kaçmış, uzaylılar hükmediyor, işte görevin…

Ama bir yerden sonra ton kararıyor. İnsanlar ölüyor. Senin ekibinden de. Kimisi arkadan vuruyor, başka bir Nikke laboratuvar faresi olduğunu öğreniyor, bir diğeri tüm takımının sonunu sürekli başa sarıyor.

Gerçekten; hafıza travması, suçluluk duygusu, varoluş bunalımı işi çok ciddiye alıyor. Öyle depresif karamsarlığa bağlamıyor ama. Araya sohbet, atıştırmalık, garip dostluklar giriyor. Tutarlı ve rengârenk.

Ve işin garibi, karakterlerin adını hakikaten aklında tutuyorsun. "Aa şu roketli kız" demiyorsun, adlarını ezberliyorsun.


Gacha mı? Evet. Ama Kötü Değil.

Gacha oyun. Saklamıyor. Çekim için taş/ticket/ya da gerçek paraya vicdan vergini harcıyorsun. SSR oranı %4 civarı. Klasik seviye.

Ama bak: Oyunun başı bonkör. Elini bile sürmeden sağlam karakter veriyor. İstek listesi, pity sistemi de var. Yani şansına isyan etsen de, büsbütün fakir kalmıyorsun.

Tabii grind kaçınılmaz. Bir gün SSR yağıyor, ertesi gün yirmi çekmede anca hayal kırıklığı. Alışık olduğumuz rollercoaster.

Karakterlere gelirsek, sadece görsel şov değil; arka planları var, rolleri önemli, gelişiyorlar. Bir bakmışsın, istatistik için değil, sırf sevdiğin için çekişiyorsun. Tehlikeli topraklar...


Merkez Üs: Süs Değil, Yaşam Alanı

Dövüşten sonra merkez üs. Evin gibi. Takım burada takılıyor, pasif loot topluyorsun, arada insan gibi davranıyorlar. Süs niyetine değil yani.

Bağ kurma sahneleri de var. Diyaloglar, stat bonusları, tuhaf yan hikâyeler, ilişkiler geliştikçe açılıyor. Arkadan arkadaşlık simülasyonu bile gizlemişler shooter'sa!

Kafe, yurt, hediyeleşme derken, nedense huzurlu bir ortam. Kıyafet tarafı abartılı olabiliyor, bazıları çığrından çıkıyor ama, "mecbursun" diye bir baskı yok.

Genel his? Taktiksel RPG ve anime Sims’in sığınakta buluşmuş hali.


Bosslar Var Ya, Gerçekten Direniyorlar

Burası klasik "büyüğü döve döve geç" değil. Her boss'un kendine göre mekaniği, taktiği var. Uzaklaşıyor, vuruyor, rahat bırakırsan fena cezalandırıyor.

Bir tanesi kılıcını indirip seni çatır çatır siper değiştirmeye zorluyor. Başka biri en zayıf karakterine drone yağdırıyor, sanki alacaklısı.

İleride devreye kalkan, sersemletme, faz değiştirme de giriyor; bazen göz kırpıyorsun, ekran karışıyor, bir iki küfür kaçabiliyor. Ama monoton dalga temizliği yerine bunlar iyi gidiyor.

Otomatiğe güvenip dalarsan, rezil olursun. Uyanık ol, kahveni iç gel!


Parasız Oynanır mı? Hem de Bal Gibi

Kısa cevap: Tabii ki.

Saçma sapan pop-up yok. "Devam etmek için para ver" tarzı duvarlar yok. Market, paket, skin, stamina satılıyor ama gözünün içine sokmuyorlar. Dövüş ortasında "Bunu al!" diye fırlamıyor.

Etkinlikler cömert. Girişte ödül veriyor, öyle "nefes aldın bak, helal olsun" parası değil; gerçekten işine yarayacak ödüller. En sağlam karakterlerin bir kısmı grind ile geliyor.

Parayla ilişkisi var ama sınırını biliyor. "Birinci gün zirveye çıkacağım" dersen cebin yanar, yoksa gayet rahat oynanır.


Karar: Sadece Fan Service Değil!

Görsellere baktın, "Salla, popo ve patlama şöleni işte" diyorsun belki. Ama Nikke sinsi. Şıklığıyla içine çekiyor, tam "Ne olacak ki?" derken karakter öykülerini, taktik savaşını tepene indiriyor: Sürpriz!

"Bende işlemez" sanıyorsun, sonra bir bakmışsın hangi karakteri boss’a alayım, Vesti’yi mi geliştireyim yoksa kredi mi saklayayım diye kendinle tartışıyorsun. Sahne hafızanda kalıyor. Replikleri ezberleyip arada düşüyorsun. Oynamadığında androidleri düşünüyorsun.

Kusursuz mu? Tabii ki değil. Bazen grind, bazen dengesizlik, global güncellemeler gecikiyor. Yine de, bu oyun hakikaten yerini sonuna kadar hak ediyor.

En kötü? Kızın çoraplarından roket fırladığını izlersin. En iyi? Kendini düşündüğünden fazla bağlı bulursun. İşte Nikke!

Oynamak için tıklayın Nikke